PLAK KOLEKSİYONERLİĞİ, İSTİFÇİLİK VE İYİ BİR PLAK DİNLEYİCİSİ ARASINDAKİ FARKLAR
Değerli dostlarımız,
Sizlerin de bildiği gibi plak yıllar sonra 2. Bir dalga olarak 2000 li yılların başı itibariyle önce yurtdışında ve sonra da ülkemizde müzik gündemimize bomba gibi düştü. Öyle ki resmi rakamlara göre geçtiğimiz yıl (2022) itibariyle dünya genelinde yeniden üretilen plak sayısı 1989 yılı üretim rakamını geçmiş bulunuyor. Böyle giderse üretim sayısı belki 1980 yılı üretim rakamlarını da yakalayabilir. 1960 – 1970 li yılların üretim rakamlarını yakalaması ise şimdilik sadece bir hayal. 1960-1970 li yıllarda plak bir müzik depolama ve iletme aracı olarak rakipsizdi. 8 şarkılık kartuş kasetler, teyp kasetleri, makara bantlar her ne kadar var olsa da plak hep daha çok tercih edilendi. Audio CD, MP3 gibi kaynaklar o tarihlerde zaten yoklardı. Dünyanın kaynakları özellikle petrol insan ihtiyacını fazlasıyla karşılayabiliyor hatta bu nedenle hoyratça tüketilebiliyordu. Plak hammaddesi vinil granülleri de petrol kaynaklı bir üründü ve 60 lar ve 70 ler de plaklar çok ucuza üretilebiliyordu. Sunduğu ses kalitesinin üstünlüğü de cabasıydı.
Kısa bir girişten sonra asıl konumuza gelelim.
Sizlere koleksiyoner veya istifçi terimlerinin bilimsel tanımlarını yapma niyetimiz yok. Sürçü lisan etmekten sakınırız. Ama plak özelinde koleksiyonerlik ve arşivciliği biraz masaya yatıralım. Zira bu konu ülkemizde de çokça konuşulup tartışılmaktadır.
Koleksiyonculuk
- Koleksiyonculuk kısaca çeşitli ürün, eşya, nesne ve objeleri sistemli ve düzenli olarak bilinçli şekilde biriktirme eylemine verilen addır. İyi bir koleksiyoner olmak için 3 kritere sahip olmanız gerekmektedir. 1. Para, 2.Zaman, 3.Şans. Kimi zaman biriktirmek istediğiniz nesnenin tüm parçalarını toparlamanız gerçekten büyük maliyetler gerektirebilir. Eğer bütçeniz kısıtlıysa belki ömrünüz koleksiyonu tamamlamaya vefa etmeyebilir. Zaman koleksiyonerlik için en az para kadar önemlidir. Bazen cebinizde çok para olsa da aradığınız parçayı yıllarca bulamayabilirsiniz. Tam pes ettiğiniz bir noktada karşınıza çıkıverir. Burada zamanın ve sabretmenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedik. Şans ise tamamıyla koleksiyonerin rızası dışında gelişen bir olgudur. Eğer şanslıysanız göreceli olarak çok değerli ve ulaşması yıllar sürecek bir obje burnunuzun dibinde bitiverir. Bunun mutluluğu tarif etmemiz mümkün değildir. Derler ya “Yaşanır anlatılmaz”
İstifçilik
- İstifçilik ise Kompulsif bir biriktirme hastalığıdır aslında. Diğerlerinin değersiz olarak görüp elden çıkarmak istediği maddi değeri de bulunmayan şeyleri kaotik ve düzensiz bir şekilde saklarlar hatta öyle ki sakladıkları alan baş edilemez bir hale gelebilir. İstifçilik koleksiyonculuk ile aynı şey değildir; koleksiyon yapan kişiler belirli eşyaları belirli bir düzen içerisinde saklarlar öte yandan istifçi kişilerde saklanan eşyalar rastgeledir. Saklama amaçları ileride ihtiyaçları olabileceği ihtimalidir.
Bir plak koleksiyoneri, önüne gelen her plağı toplamaz. Sevdiği bir müzik türünü, bir enstrümanı, bir sanatçıyı, bir yapımcıyı hatta kapak desenini temel alarak plak biriktirmeye başlar. Yukarıda da bahsettiğimiz gibi koleksiyonerin, maddi gücü, sabrı ve şansı iyi olması gerekmektedir. Belli bir sanatçının ya da müzik türünün plaklarını toplaması yıllar alabilir. Burada koleksiyon yapacak kişilere tavsiyemiz filtrelediği konu başlığının kapsamını mümkün olduğunca dar tutmasıdır. Örnek vermek gerekirse ülkemizde bugüne kadar üretilen Türk sanatçılara ait, uzunçalar, 45lik ve taş plakların tamamının koleksiyonunu yapmakla, sadece Türk Pop Müzik plaklarının koleksiyonunu yapmak arasında dağlar kadar fark vardır. Ya da Türk Pop Müzik tarihinin bütün plaklarını toplamakla, Ajda Pekkan plaklarını toplamak arasında olduğu gibi. Biraz daha detaya inelim. Bütün Ajda Pekkan plaklarını toplamak yerine sadece Ajda Pekkan 45liklerinin koleksiyonunu yapmak arasında da ciddi farklar vardır. Bu farklar zaman, şans ve para temelindedir. Aslında hepsi koleksiyonculuğa girer.
Fakat burada özellikle vurgulamak istediğimiz konu şudur. Koleksiyon yapmak bir süreçtir. Büyük maddi gücünüz vardır ve başka bir koleksiyonerin yıllarca büyük bir emekle toplayıp bir araya getirdiği mükemmel bir koleksiyonu tek kerede almanız sizleri koleksiyoner yapmaz. Bu isten alacağınız haz ise anlıktır. Halbuki koleksiyoner biriktirme işini zaman yayar ve bulduğu her parça da ayrı bir heyecan ve haz yaşar.
Öte yandan koleksiyoner, bir grup ve ya sanatçının bütün LP lerini biriktirmek niyetindeyse beğenmediği bir albümünü almama lüksüne sahip değildir. Daha da açmak gerekirse Pink Floyd aşığı bir plak severin sevmedi diye “Saucerful of Secrets” albümünü koleksiyonuna katmama lüksü yoktur.
Plak dinleyicisinin bu tür zorunlulukları ya da kısıtlamaları olmaz. Canı hangi grup veya sanatçının albümünü ya da hangi müzik türüne ait plağı istiyorsa onu alır. Koleksiyonu tamamlayayım diye bir derdi de yoktur. Örneğin Deep Purple seviyor diye grubun beğenmediği “Perfect Strangers” plağını almayabilir. Ya da Erkin Koray Seven bir dinleyici, sevmediği halde, sanatçının ilk 45liği olan “Bir Eylül Akşamı” na tonlarca lira para ödeyip ona sahip olma zorunluluğu yoktur. Bu dinleyiciye büyük konfor sağlamaktadır.
Burada plak koleksiyonerlerini yerme gibi bir düşüncemiz asla olamaz. Hatta hayatımızda iyi ki koleksiyonerler var ve Onlar sayesinde dünyada üretilen her tür nadir plağın nesilden nesile aktarıldığına şahit oluyoruz. Kendi adımıza plak koleksiyonerliğinin kutsal bir tarafı olduğunu ve sonsuz saygı duyduğumuzu belirtiyoruz.
Vurgulamak istediğimiz konu, plak koleksiyonerliğinin dinleyicilikten çok zor olduğu ve her plak biriktirenin de “ben koleksiyonerim” gibi ağır cümleler kurmamaları gerektiğidir.
Son olarak, maddi imkanı el vermeyen ve sabrı olmayan, bütün plak sever dostlarımıza tavsiyemiz koleksiyonerliğe soyunmamaları ve iyi bir dinleyici olarak kalmalarıdır.
Saygılarımızla,